Epilepsi hastalarının yaklaşık %5-10’u cerrahi adayıdır. Hastaya özel bir cerrahi planın oluşturulması için operasyon öncesinde detaylı testler uygulanmaktadır. Epilepsi tedavisi için sık uygulanan bazı cerrahi prosedürler aşağıda özetlenmiştir:
- SEEG (Stereoelektroensefalografi) – Derinlik Elektrodu Yerleştirilmesi: Nöbet odağının EEG ile tam olarak belirlenemediği durumlarda, önceden belirlenen hedeflere nöronavigasyon sistemi kullanılarak elektrot konulması işlemidir.
- Temporal Lob Rezeksiyonu (Temporal Lobektomi): Anterior temporal lobun (Amigdala ile hipokampus dahil olmak üzere) çıkarıldığı bir cerrahi işlemdir. Temporal lob, kompleks parsiyel nöbetlerin sık nedeni olan bir bölgedir. Temporal lobektomi, epilepsi cerrahisinde sık yapılan ve başarılı sonuçları olan bir ameliyat türüdür. Temporal lobektomi yapılan hastalarda kısa ve orta dönemde nöbet kontrolünün %80 civarında olduğu bildirilmiştir.
- Vagal Sinir Stimülasyonu – Nöbet odağının net olarak belirlenemediği yada birden fazla nöbet odağı olan durumlarda vagal sinir stimülasyonu (VNS) kullanılabilmektedir. Vagal sinir, boyundaki damarlar ile yakın komşulukta bulunan bir sinirdir. Bu sinirin uyarılması ile nöbet sıklığının azaldığı literatürde bildirilmiştir.
- Ekstratemporal Rezeksiyon – Ekstratemporal rezeksiyon ile; frontal, parietal veya oksipital lob gibi beyin bölgelerinden nöbet kaynağının bulunduğu bölge çıkarılmaktadır.
- Fokal Yapısal Lezyon Rezeksiyonu – Bu operasyon ile tümör, vasküler malformasyon ve kortikal displazi gibi beyinde bulunan anormal/patolojik bölgeler çıkarılmaktadır. Patolojinin tipine ve yerleşim yerine bağlı olarak hastanın nöbetlerinin kontrol altına alınmasında oldukça başarılı sonuçları olan bir işlemdir.
Sonuçlar
Literatürde yayınlanmış veriler, epilepsi cerrahisi yapılan hastaların yaklaşık yüzde 70’inde ameliyat sonrasında nöbet kontrolünün sağlandığını veya nöbet sıklıklarında önemli ölçüde bir azalma olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum, cerrahi ile hastaların yaşam standartlarının arttığını göstermektedir. Hastaların bir kısmı daimi tıbbi tedaviye ihtiyaç duysa da, kullandıkları ilaç sayısı, sıklığı ve dozunda bir düşüş gözlemlenmektedir.